20 Ekim 2008 Pazartesi

Sinir, stres, yorgunluk...

Öncelikle 2 gündür internete giremediğimi söylemekle başlamak istiyorum. Neden? Çünkü yol yapımı yapılırken telefon telleri kepçeyle bir güzel parçalanmış. Yani 48 saattir telefonsuz ve internetsiz, pazar günü de yaklaşık 8 saat elektriksiz kalmak suretiyle bir hayli sinir bozukluğu yaşadık. Ardından bugün bir projeye - zorlu bir projeye- başlayacak olmak da canımı sıktı. Angarya geldi. Olmazsa da o okul biterdi gibime geliyor. Ama zevkli hale getirmeye çalışacağım. Şimdiden ne olduğunu söylemiyorum. Eğer başarabilirsem kesinlike paylaşırım=)
Not: Her zaman beğeniyle okuduğum blogları yaklaşık 3,4 gündür takip edemiyorum. Bir kaç hafta daha böyle gideceği kesin. Lütfen kimse kırılmasın. Biriktirip biriktirip okuyacağım sonra. Hoşçakalın. Şans dileyin.

16 Ekim 2008 Perşembe

Yolun Açık Olsun!


kız hayırsız kuruttun kanımı
hatsiz hesapsız kırdın sol yanımı
hiç huyum değil
almadım ahını

ahh

ben tartamam
çekmez terazim
kul hakkını

yolun açık olsun turnam özgürsün
günü gece basar bazen
gönül gözün görsün
hırsız çaldın canımın yarısını
sürdün bahtıma katran karasını
hiç huyum değil almadın ahımı
ahhhh
ben tartamam çekmez terazim
kul hakkını
yolun açık olsun
turnam özgürsün

günü gece basar bazen
gönül gözün görsün


Sabah sabah dolandı dilime, zihnime, yüreğime bu şarkı. Ne de güzel bir söz ''yolun açık olsun''...
Artık daha özgürce söyleyebildiğim için bu sözü şanslıyım sanırım biraz. Her defasında kendi yollarımı açtığımdan olacak daha bir güçlü hissediyorum kendimi. Ayaklarım yere hiç olmadığı kadar sağlam basıyor. Büyüyorum...Büyümek buysa, iyiki diyorum. Kendini ilk kez bu kadar düşündüğünü gören hem de bunu bencilce yapmayan, ölçüp tartan, yorumlayan biri olup çıktım. Attığım her adımın daha çok arkasındayım artık. Kendime bile ''Keşke'' dedirtmiyorum. ''keşke''lerim yok artık. Ben varım, geleceğim var, en önemlisi de bugün var. Berrak, giderek netleşen hayallerim var. Ve bu defa içinde sadece benim olduğum hayaller. Eskiden olsa dramatik bulurdum bunu. Ama şimdi her zamankinden daha da güzel geliyor düşünmek. Beni bir tek ben üzebilirim çünkü o zaman...

Not: Şarkı Ferhat Göçerin şarkısıdır. Yolun açık olsun. (Dinlemek isteyenler için)
Not: Özbek kahvesi tarifi aklımda. Ama fotoğraflı anlatmak istiyorum. Bu aralar da biraz midem hassas kahve içemiyorum. Bi kaç gün gecikmeli de olsa yazıcam=)

13 Ekim 2008 Pazartesi

12 Ekim 2008 Pazar

Ne garip


*Hayatımda beni en çok mutlu eden şeyin koşturmak olduğunu anladım. Kendimi unuturcasına birşeylerin peşinden koşturmak, zamanın su gibi akıp gitmesi, düşünmeden hiçbirşeyi ne kadar da çok işime geliyor.
*Aşk bitti mi daha bir huzurluyum sanki. Kafam rahat. Merak ettiğim, adına kaygılandığım biri olmuyor hayatımda. (Not: Aşk bitti=) -Üzgün müyüm? -Hayır. -Gerçekten mi? -Evet=))
*Yarın acilen spora başlıyorum. Fazla kilolarım fazla olmaya başladı.
*Eve gelen arkadaşların neşesini özlemişim. internete bile giresim gelmedi. Koyu sohbetler, Özbek kahveleri, (meraklılara bir ara veririm tarifi, starbucks kıvamındadır kendiler=)=)) sabahlara kadar kikirdemeler, öğlen uyanmalar, bu saatlere kadar gezmeler... Yerini başka şeyler doldurmuyormuş gerçekten.
*Salı günü staj başlıyor. Bakalım yeni öğrencilerden ne cevherler çıkacak. Biz sınıfa girince hepsi birden stand-up yarışmasına başlicak kesin:D Ben de keyifle izlicem artık=)
*Şimdi bu kısa molanın ardından bir arkadaşı daha ağırlayacak olmanın tatlı yorgunluğu içindeyim. Yarın da okul var. Çoook çalışmam gerek çooook=) Hoşçakalın...

9 Ekim 2008 Perşembe

Elveda ey düşler

Hayat yolunda yalnız yapayalnız
Kayıp gülüşünü arar bir küçük kız
Acılarla büyür küçücük yürekler
Elveda çocukluğum elveda ey düşler
Durdukça yüreğin sürsede ümitler
Dönmez çocukluğun elveda ey düşlerr


İndirmek için;
Elveda ey düşler
(Küçük Kadınlar dizi müziği)

Dekorasyon



8 Ekim 2008 Çarşamba

Maça konsantre oldum!


Ne olacak bu ülkenin hali tarzında konuşmalar yapmak istemiyorum blogumda. Bunlar ancak yüz yüze konuşulabilecek derin mevzular. İçim çok acıdı bunu söylemek istedim sadece. Önce şehitlere acıdı. Sonra bunlara sebep olan teröristlere acıdı. Beyinlerini teslim etmiş o zavallı insanlara...Haddimi aşan birşeyler yazmak istemiyorum ama o insanları da terörist yapan devlet değil mi? Kardeşi kardeşe düşüren...
*Gazeteci sorar, ''Sayın Çelik Aktütün'deki okulun hala kapalı olması konusunda ne düşünüyorsunuz'' SAYIN Çelik cevap verir, ''Şu anda maça konsantre oldum arkadaşlar...''

ve

*Aktütün karakoluna saldırı yapılırken golf oynayan hava kuvvetleri komutanı...

Birileri ölsün...Birileri eğitim aşkıyla tutuşsun dursun kime ne? Futboluma bakarım, golfümü oynarım. Aktütün ilköğretim okuluna da KADROLU değil VEKİL öğretmen atarım. Açık yok arkadaş, zorla mı?

Başımız sağolsun...

Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı Kurucusunun dediği gibi ''Eğitim devletin elinde olacak kadar önemsiz birşey değildir.'' diyorum şehit annelerine Allah'tan sabır diliyorum.

Konuyla ilgili okunulası şeyler:

http://www.sonsayfa.com/Kose-Yazarlari-Adem-Durmus-47.html

http://www.bizimsivas.net/modules.php?name=Kose_Yazilari&op=viewarticle&artid=1361

6 Ekim 2008 Pazartesi

Dünyanın dengesi


Doğal denge bozulursa hayatın akışında aksamalar olur. Suyun azalması, hayvanların soylarının tükenmesi gibi. İyi güzel buraya kadar. Sıra insan doğasıyla ilgili örneğe gelince hoca der;
''İnsanlar için de böyledir. Yaşlılık kaçınılmazdır. Ve de her yaşın bir güzelliği vardır. Yaşlandıkça bozulmalar yaşanır insan vücudunda. Hatta kadınlar yağ, yoğurt aldırıyorlar kendilerinden bunu önlemek için. ama yakışıyor mu? Hayır.''
Buyrun doğanın insanlarla benzerliği. Her konuda verilebilecek bir çok örnek var...
Not: Yağ, yoğurt aldırma mevzundan sonra bütün sınıf gülmekten kendini alamadı=)
Not:Aynı derste hocaya soru sormaya çalışan sınıf arkadaşım derki ''Bence, düşünüyorum da, kendi fikrim...'' ve arkasından soru. ''Senin Türkçe öğretmenin kimdi?'' demek geldi içimden. Sustum=)

5 Ekim 2008 Pazar

Ayağımın tozuyla


Ayağımın tozuyla nergise yaptığım banner=)

Yeniden merhaba


Gidip gelen düşüncelerimle beraber bu siteyi herşeye rağmen yeniden inşa etmeye karar verdim. 6 aylık emeğimi çöpe attığım için de hiç pişman olmadım ama şimdi biraz üzüldüm. O kadar çok şey dökülmüştüki parmaklarımdan. He rneyse yeni bir sayfa kabul ettim artık burayı. Herşeye yeni bir sayfa...Eskisinden daha nadir yazacağım. Çok vaktim olacağını sanmıyorum artık. Yine de buradayım. Güzel şey=)